
Bugün çocuklar telefon ekranında yarışırken, eski mahalle oyunlarının sesi neredeyse hiç çıkmaz oldu. Ama "dede oyunu" denen o garip, eğlenceli kültürel renk hâlâ Anadolu sokaklarında bazen yankılanıyor. Dede oyununun adını bile duyanlar az; oynayanlarsa gerçek bir neslin temsilcisi. Burası Eskişehir, Anadolu’nun göbeği. 1980’lerde, 90’larda veya 2000’lerin başında büyüyenlerin hemen hepsinin hafızasında bir yerlerde duran dede oyunu aslında düşündüğünden daha fazlası. Nereden çıktı, neymiş bu "dede oyununun" sırrı? İşin aslı, bu oyun oynandığı yere ve zamana göre şekil değiştirse de; kurduğu sosyal bağ, kattığı heyecan, ortaya koyduğu mizah hiç değişmiyor. Bazıları şöhretini "saklambaç" veya "körebe" gibi oyunlara kaptırınca, sessizleşmiş olabilir. Fakat Anadolu’dan Trakya’ya kadar farklı ad ve biçimlerde gizliden gizliye yaşadı, nesilden nesle aktarıldı. Hatta bazı köylerde hâlâ yaz akşamlarında, bayram buluşmalarında dede oyunu kahkahalar eşliğinde sahne alıyor.
Dede Oyunu Nedir, Nereden Gelmiştir?
Dede oyununun tam olarak hangi kökenden geldiğini kesin olarak bilmek zor, çünkü Anadolu kültürünün birçok parçası gibi kulaktan kulağa, ağızdan ağıza dolaşmış. Ama bu oyunun izleri Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Eski zamanlarda, köylerde uzun kış geceleri çocukların sıkılmaması için onları oyalayacak türlü türlü oyunlar icat edilmiş. Dede oyunu da işte bu yaratıcılığın bir meyvesi. Elbette bazı kaynaklar bu oyunu Orta Asya Türk kültürlerindeki benzer oyunlara dayandırıyor ama "dede" isminden de anlaşıldığı gibi işin içinde yaşlılık, hiyerarşi, mizah ve biraz da otoriteye gönderme var. 1940’ların, 50’lerin çocukları bu oyunu yaygınca oynardı. Günümüzde ise şehirleşme ile birlikte yavaş yavaş unutulmaya başladı. Yine de Anadolu’nun bazı köylerinde, özellikle ailelerin geniş toplandığı bayramlarda ya da yaz aylarında çocuklara aktarılan bir gelenek olarak yaşıyor. Şehirde dede oyunu dediğinde yeni neslin zihninde klavye başında bir oyun canlanabilir; ama işin aslı bambaşka.
Dede oyunu, temelde grup içinde bir kişiyi – yani "dede"yi – seçerek başlıyor. Bu seçim bazen "tura" atarak, bazen sayışmaca ile oluyor. Dedeye bazen gözlük, bazen baston, bazen koca bir mendil veriliyor. Oyun alanı belirleniyor. Diğer oyuncular (yani dedenin torunları) dağılıyor, dede oyun gereği gözlerini kapatıyor veya arkasını dönüyor. Sonra "dede geliyor!" sesiyle birlikte çocuklar saklanıyor ya da bir hareket başlıyor. Dede, belli bir süre bekledikten sonra onlara "neredesiniz torunlarım?" diye sesleniyor. Cevap gelirse koşu başlıyor. Veya bir türlü "torunları" yakalamak için mücadele başlıyor. Temel hikaye şu: Dede, torunlarını bulacak, torunlar dededen kaçacak veya onu kandırmaya çalışacak. Her bölgenin kendi kuralları, kendi esprileri var.
Bazı köylerde dede gözleri kapalı şekilde alanın ortasında döner, torunlar sessizce yaklaşır, dokunmadan ya da yakalanmadan bir şey kapmaya çalışır. Bazı yörelerde "dede" numaradan yaşlı davranır, hık mık eder, elindeki bastonla yere tık tık vurur. Aslında bu oyun yalnızca eğlenceden ibaret de değil. Çocuklara empatiyi, hiyerarşiye karşı mizahi bir yaklaşımı, takım ruhunu ve dikkatli hareket etmeyi de aşılıyor. İşin en ilginci, dede oyununun farklı isimlerle Türkiye’nin birçok bölgesinde oynanması. Mesela bazı köylerde "kör dede", bazı yerlerde "dede saklambaç", hatta Batman ve çevresinde biraz farklı kurallarla oynanan akraba oyunları bile var. Kimi kasabalarda oyuna yöresel tekerlemeler, "dede"yi kızdırma oyunları, taklitler eklenir; bazen de belli bir yaş sınırı olur: Dedeyi en genç olan seçemez, hep büyük bir çocuk olur.
Dede Oyunu Nasıl Oynanır ve Kuralları Nelerdir?
İşte işin püf noktası burada. Dede oyunu, her mahallede hatta her sokakta kendi dinamiğini yaratmış bir oyun. Yani "tek bir doğru kuralı" yok. Ama çoğu yerde şu ana hatlar geçerli:
- Katılımcı sayısı genelde 4-10 arasında oluyor. Ne kadar kalabalık, o kadar eğlence.
- Bir kişi "dede" seçiliyor. Diğer herkes torun oluyor.
- Dede gözlerini kapatıyor, bazen bir mendil veya bezle gözü bağlanıyor.
- Oyuncular dedenin çevresine dağılır. Sessizce yaklaşmak serbest.
- Dedeye dokunmadan veya dedenin elindeki işaretli nesneyi (mendil, baston vs.) ona fark ettirmeden almak asıl amaç.
- Dede "torunlarım, neredesiniz?" diye sorar. Torunlar uzak mesafeden "buradayız!" diye seslenir. Amaç onun yönünü şaşırtmak, dikkatini dağıtmak.
- Dede sadece elindeki nesneyi kaybederse "yandı" olur, başka bir torun yeni dede olur.
- Bazen dedeyi kandırmak için ona numaradan yaşlı gibi konuşmak, yavaş yaklaşmak, komik sesler çıkarmak da işin parçası.
- Etraftan sohbete dalmak serbest, amaç dede ile fena dalga geçmeden ufak oyunbazlıklar yapmak.
Bazı yörelerde bu oyunun süresi hiç bitmeyebilir; iş çocuklar yorulana ya da anneler "çayı koydum!" diye bağırana kadar devam eder. Modern şehirlerde ise bu oyun artık park günü etkinliğine dönüştü ama köylerde hâlâ gecenin bir saati kedilerin, köpeklerin ve çocuk kahkahalarının arasında oynanıyor. Eskişehir’in Sarıcakaya köylerinde dede oyununun en ünlü dede karakterleri yıllarca anlatılır. Bazen dedenin rolüne cidden yaşlı bir amca gönüllü olur ve çocuklarla oynamaya katılır. Dedeyi kızdırmak, bazen çaktırmadan omzuna bir şey bırakmak, bazen ayakkabısını saklamak bile oyun kurallarına eklenir. Zekice, doğal ve doğaçlamayla gelişen bir oyun biçimi olduğu için herhangi bir veli, öğretmen ya da uzmanın kural belirlemesine ihtiyaç yok.
İnanılmaz olan şey şu ki; dede oyunu sosyal zekâ, refleks, takım ruhu ve mizah duygusu açısından çocuklara gerçek bir okul görevi görebiliyor. Şimdi sokaktaki gençlerin çoğunun haberi yok ama eski mahalle delikanlıları "bizim zamanımızda" anlatınca gözler büyüyor. Belki de kültürel bir analoji: Dede, otoritenin simgesi. Torunlar, dinamizmin, cesaretin, birarada güldürmenin. Oyun bitse de ortaya çıkan gülme krizleri, unutulmayan replikler, yıllar sonra "bizde şöyle bir oyun vardı" nostaljisi bırakıyor.

Dede Oyununda Eğlence ve Toplumsal Etkisi
Neredeyse unutulmaya yüz tutmuş gibi görünse de, dede oyunu aslında toplumsal bağları güçlendiren, aile ve komşuluk ilişkilerini pekiştiren özel bir rol oynuyor. Çocukların bir arada oynaması sadece eğlenmelerini sağlamıyor; mahalleye, aileye, kökene bağlılık da getiriyor. Eski Anadolu köylerinde "dede oyunu" kış gecelerinde, bayram sabahlarında ya da toplu kutlamalarda eksik olmazmış.
Oyuncular arasında mizahi bir atmosfer yaratılıyor. Dede rolü çoğu zaman taklitlerle süsleniyor. Kimileri dedeyi uykulu, kimileri sinirli, kimileri güçsüz rolünde oynatıyor ve işin içine bol bol şaka, espri ve kahkaha giriyor. Çocuklar, yetişkinleri mizahi bir şekilde taklit etmeyi de öğreniyor aslında. Bu tür rol oyunları, henüz ilkokul yaşlarında olan çocuklarda toplumsal rollere karşı empati geliştirmeye gerçekten yardımcı oluyor. Toplumda yaşlılara duyulan saygı ve aynı zamanda otoritenin mizahi şekilde sorgulanması çocuğun çok boyutlu düşünmesini sağlıyor. Türkiye’nin özellikle İç Anadolu ve Ege bölgelerinde doğmuş büyümüş olanlar bilir; mahalle arasındaki bağları bu oyunlar kadar güçlendiren başka pek bir şey yoktu.
Belki de en dikkat çekici kısım, çocukların birlikte kurdukları kısa süreli koalisyonlar. Yani oyun sırasında, dede rolünden kaçan çocuklar birlikte strateji geliştiriyor, "ben ses yapacağım, sen nesneyi alacakmış gibi yap" gibi gizli planlar yapıyor. Bu, arka planda gerçek bir takım çalışması ve iletişim becerilerini zenginleştiriyor. Çocuk psikologları oyunlarda rol değişiminin empatiyi, sorumluluk duygusunu ve yaratıcı düşünceyi artırdığını vurguluyor. Özellikle şehir yaşamında birbirinden uzaklaşan çocuklar için bu tür oyunlar bir araya gelmek, sosyalleşmek ve eğlenmek için altın fırsat.
Oyun sırasında ortaya çıkan şakalar, yanlış anlamalar, "dede yanlışlıkla duvara çarptı" gibi sahneler yıllar sonra gülerek hatırlanıyor. Komik unutulmaz anılar aile sohbetlerinin vazgeçilmezi oluyor. Yani dede oyunu sadece bir oyun değil; kuşaklar arası, komşular arası muhabbetin anahtarı. Bazı köylerde bu oyun hâlâ düğünlerde, asker uğurlamalarında veya yaz akşamı şölenlerinde oynanıyor. Hatta Eskişehir’in çevresindeki bazı köylerde dede oyununun ardından bahçede topluca kavun-karpuz kesilir, ailece keyif devam eder. Bu tür ananevi eğlenceler, kaybolmaya yüz tuttuğu için bugünkü orta yaşlı nesil, çocuklarına kendi çocukluğunu aktarmak için fırsat kolluyor. İşte o yüzden yaz tatilinde köye giden çocuklar bakarsın ansızın dedeleriyle beraber dede oyununun başrolünü kapıvermişler!
Modern Zamanda Dede Oyunu ve Kültürel Devamlılık
Zaman değişirken oyunlar da değişiyor elbette. Bugün "dede oyunu" deyince Google’a yazsan aklına video oyunları, dijital karakterler veya sanal gerçeklikler gelebilir. Fakat gerçek hayatta bu geleneksel oyun; fiziksel temas, sosyal bağ ve gerçek olan kahkahayı gözler önüne seriyor. Özellikle teknolojinin aile ve sosyal ilişkileri zayıflattığı günümüzde "dede oyunu" gibi kültürel miraslar daha da kıymetli. Birçok ebeveyn, eski oyunları çocuklarına öğretmeye çalışıyor. Çocuklar için apartman oyun gruplarında, anaokulu etkinliklerinde, yaz kamplarında bu oyun yeniden ortaya çıkmaya başlıyor. Okul öncesi eğitim kitaplarında dede oyununun kurallarını anlatan bölümler yer bulur oldu.
Peki şehirde otururken bu oyunu nerede oynayabilirsin? Aslında ihtiyacın olan tek şey birkaç arkadaş ve küçük bir alan. Çimlik bir park, boş bir sınıf ya da apartman bahçesi fazlasıyla yeterli. Oyun kolayca uyarlanabiliyor. Mesela dedenin yerine "robot" seçerek oyunu teknoloji çağında daha esprili hale getiren çocuklar bile var. Bazı yaratıcı öğretmenler bu oyunu ders aralarında öğrencilerin stres atması için oynatıyor. Aileler ise özellikle tatillerde, bayramlarda çocukların ekran yerine dışarıya çıkmasını teşvik etmek için dede oyununa başvuruyor. Daha da yeni bir versiyonda, sosyal medya fenomenleri "nostalji oyunları" başlığı altında bu tür geleneksel oyunları kayda alıp takipçilerine tanıtıyor. Video platformlarında dede oyunu oynayan çocukların komik anları izlenme rekorları kırıyor bile!
Burada işin püf noktası şu: Dede oyunu, her seferinde anlatılarak, yaşatılarak ve oynanarak nesilden nesle geçiyor. Yani bir kitapta okusan bile, yaşamadıkça, o enerjiyi hissetmedikçe gerçek bir dede oyunu deneyimi olmuyor. Ebeveynlere benden tavsiye; çocuğunuza en azından bir kere "dede oyunu" tecrübesi yaşatın. Çünkü sadece bir oyun değil, aynı zamanda Türk kültürünün, mahalle ruhunun ve birlikte eğlenmenin sıcak bir hatırası. Unutmadan şunu da vurgulamak gerekir: Dede oyunu kültürel açıdan Türkiye’nin geleneksel eğlence mirasının çok önemli bir parçası. Kayıt altına almak, yaşatmak ve çocuklara aktarmak gelecek nesillerin de bu gelenekten kopmamasını sağlayacak. Bugünün hızlı dünyasında bile, yan yana gelmek, birlikte hareket etmek, herkesin bir anlığına gülüşü paylaşması paha biçilemez bir güzellik. Hadi, yakın zamanda dede oyununu bir daha hatırlayın. Belki köyde, belki mahallede, belki apartmanda – çocukluğu yaşamak için yeni bir şans her zaman vardır.
Bir yorum Yaz
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar *