Volatilite Düşerse Ne Olur? Piyasalarda Dalga Duruzunca Neler Değişir?

Volatilite Düşerse Ne Olur? Piyasalarda Dalga Duruzunca Neler Değişir?
Bartu Elveriş Ağu 1 0 Yorumlar

Bir cuma sabahı ekran başında kahveni yudumlayıp piyasaları takip ediyorsun. Rakamlar, grafikler, haber başlıkları... Bir anda fark ediyorsun: Her gün koca dalgalar gibi yükselen, sonra sert düşen fiyatlar eskisi kadar oynamıyor. Evet, volatilite düşüyor. Bu kulağa huzurlu gelse de, çoğu yatırımcı için ciddi bir uyarı. Peki, volatilite düşünce aslında ne olur? Sakinleşen piyasalarda kim kazanır, kim kaybeder?

Volatilite Nedir ve Neden Önemlidir?

Volatilite dediğimizde, fiyatların kısa sürede ne kadar değişken olduğunu konuşuyoruz. Yani, hisse senetleri, döviz, kripto veya diğer varlıkların değerinin geniş aralıklarla yukarı veya aşağı gitmesi… Eğer dün bir şirketin hissesi 100 lirayken bugün 150 olduysa, tekrar 110’a düştüyse orada yüksek bir volatilite vardır. Düşük volatilite ise, fiyatların daha dar bantta ve yavaş yavaş hareket etmesi anlamına gelir. Borsa seansında ufak kıpırdanmalarla geçen zamanlar işte bu düşük volatiliteye örnek.

Volatilitenin önemi, piyasalardaki belirsizlik ve riskin göstergesi olmasında yatar. Mesela Amerika’da 1929’daki Büyük Buhran döneminde veya 2008 finans krizinde volatilite rekorlar kırmıştı, çünkü herkes korkmuştu ve her an her şey olabilirdi. Yatırımcılar böyle zamanlarda büyük kayıplar veya kazançlar yaşar. Ama düşük volatilitede ise insanlar daha rahat; piyasalar adeta “uykuda” gibi akar. İşte o yüzden volatilite, risk iştahını belirleyen olmazsa olmaz bir ölçü.

Çoğu büyük finansal kuruluş, volatiliteyi ölçmek için VIX gibi endeksleri izler. VIX’e “korku endeksi” de denir ve S&P 500’ün kısa vadeli oynaklığını gösterir. Mesela VIX 10 seviyesindeyse çok huzurlu bir ortam olmuştur; VIX 30 üzerindeyse piyasada fırtına var demektir. Son on yılda ortalama VIX değeri 18,5 civarında gezdi.

Borsa tarihinde en düşük gün içi volatilite hareketi 1963’te Dow Jones’ta kaydedildi; hareket sadece yüzde 0,06 oldu. Bu tarz günlerde traderlar “Ne yapacağım ben şimdi?” diye sık sık iç geçirir. Yani, hareket biter, heyecan azalır. volatilite deyince unutulmaması gereken bir nokta daha var: Herkes düşük volatiliteyi huzurlu sanır ama asıl fırtınadan sonra aşırı sakin deniz gelir ve bu sessizlik, pusudaki riskleri gizleyebilir.

Volatilite Düşünce Yatırımcılar İçin Ne Değişir?

Borsa oyuncuları için volatilitenin azalması ilk etapta stresin de azalması demek. Çünkü portföyün değeri günden güne dev oynamalara maruz kalmıyor. Özellikle uzun vadeli yatırımcılar düşük volatiliteyi rahatlık olarak görür, yeni yatırım planları yapmak için uygun bir dönem olarak düşünürler. Fakat kısa vadeli işlem yapan, yani spekülatörler açısından bu dönemde fırsatlar azalır. Çünkü para kazanmak için fiyattaki büyük hareketlere ihtiyaç vardır. Düşük hareket, düşük kâr demek.

Opsiyon yatırımcıları bu işi çok iyi bilir. Çünkü opsiyon fiyatlamasında temel etkenlerden biri volatilitedir. Hareketlerin azaldığı dönemlerde opsiyonun prim değeri düşer, satıcılar avantajlıdır çünkü aldıkları prim riskleriyle karşılaştırınca daha kazançlı pozisyona geçer. Satın alanlar ise hayal kırıklığına uğrayabilir.

Düşük volatilite kimi zaman yanlış bir güven hissi de yaratır. Çünkü fiyatlar yıllar boyunca dar bantta gidebilir ama aniden şok bir gelişmeyle büyük dalgalar çıkabilir. 2017’de global piyasalarda o kadar sakin bir yıl geçti ki, birçok fon yöneticisi “risk almak zorundayız” diye daha riskli varlıklara yöneldi ve 2018’de ani çalkantıda büyük zararlar yaşadı.

  • Kısa vadeli traderlar zarar edebilir.
  • Uzun vadeli yatırımlar için daha uygun ortam oluşabilir.
  • Fonların getiri hedefleri düşebilir.
  • Algoritmik işlemler daha sık devreye girebilir.
  • Opsiyon fiyatları ucuzlar.

Düşük volatilitede majör merkez bankalarının da eli rahatlar. Faiz kararları daha öngörülebilir olur; ani müdahalelere gerek kalmaz. Sabit getirili yatırımcılar daha temkinli davranır. Ancak, piyasaların uyuyormuş gibi göründüğü zamanlarda hazırlıksız yakalanmak işten bile değildir. Yani düşük volatilitede dikkat elden bırakılmamalı.

Ekonomik Göstergeler ve Volatilitenin Düşüşü

Ekonomik Göstergeler ve Volatilitenin Düşüşü

Piyasada volatilitenin azalması genellikle ekonomik stabiliteyle birlikte anılır. Yani işler yolunda, enflasyon kontrol altında, büyüme istikrarlıysa piyasalar daha temkinli hareket eder. Ancak düşük volatilite, bazen ekonominin sıkıştığının da göstergesi olabilir. Örneğin, merkez bankaları piyasaya çok fazla likidite pompaladığında, fiyatlar suni şekilde sakinleşir. 2021’de Fed’in genişlemeci para politikasıyla Amerikan borsasında volatilite tarihin en düşük seviyelerine geriledi. Ancak aynı yılın sonunda faiz artışı beklentileriyle birdenbire oynaklık tekrar yükseldi.

Ekonomik göstergeler arasında işsizlik oranı, büyüme rakamları, merkez bankası kararları ve tüketici güven endeksi öne çıkar. Mesela, ABD’de işsizlik yüzde 4’ün altına düştüğünde, piyasalar bir süreliğine sakinleşir. Ancak, enflasyon verileri kötü geldiğinde birden herkes tekrar panik olur. Esasında volatilite, hem olumlu hem de olumsuz ekonomik gelişmelere çok duyarlı.

YılOrtalama VIXS&P 500 yıllık getiri (%)
201711.0919.4
202029.2516.3
202315.8424.2
201615.849.5

Görülüyor ki, düşük volatilitenin olduğu 2017’de S&P 500 yüzde 19’luk ciddi bir prim yapmış. 2020 pandemi krizinde ise yüksek volatiliteye rağmen değer artışı yaşanmış. Yani düşük volatilitenin illa kötü veya iyi bir getiri anlamına gelmediği net şekilde tabloya yansıyor; korelasyon karışık.

Bazı dönemler uzun süreli sükunet, ardından ani büyük hareketlerle sonuçlanabiliyor. Özellikle merkez bankası kararlarının önden bilindiği, siyasi belirsizliğin az olduğu dönemler düşük volatiliteyi tetikliyor. Ama krizler genelde “her şeyin çok huzurlu” göründüğü sırada gelir. Deneyimli yatırımcılar bu tuzağa düşmez; portföylerini çeşitlendirmeyi bırakmaz.

Düşük Volatilite Döneminde Hangi Stratejiler İşe Yarar?

Sürekli hareket arayanlar böyle zamanları sıkıcı bulur, ama asıl önemli olan fırsatları görebilmek. Düşük volatilitenin hacmi azalan günlerinde kısa vadeli işlemlerden çok orta ve uzun vadeli yatırımlar ön plana çıkar. Yani sürekli al-sat yapmak yerine, daha kalıcı varlıklara yönelmek mantıklıdır.

Bunun yanında, volatilite düşükken gelir odaklı (temettü hisseleri, tahviller gibi) yatırımlar daha revaçta olur. Çünkü stabil ortamda şirketlerin kâr paylaşımı daha güvenilirdir. Ayrıca, algoların devrede olduğu dönemlerde piyasada sürpriz hareketler nadirleşir. Burada yatırımcıların yapabileceği en iyi şeylerden biri, portföyde çeşitlendirmeye öncelik vermektir.

  • Büyük fiyat sıçraması beklememek gerekir.
  • Temettü odaklı hisseler seçilebilir.
  • Opsiyon satışı ile prim geliri elde edilebilir.
  • Piyasadaki hacim düşüşlerini fırsata çevirmek için alış emirleri daha sabırlı verilebilir.
  • Daha az stresli bir ortamda stratejiler tekrar gözden geçirilebilir.

Dipnot olarak, düşük volatilite dönemlerinde beklenmedik haberler (örneğin jeopolitik riskler, beklenmedik faiz kararları) piyasaya zıt yönde büyük hareketler getirebilir. O yüzden tetikte olmakta, stop-loss kullanmakta ve her zaman alternatif planlar bulundurmakta fayda var.

Bir de şu var: Hedefleri çok agresif belirlemektense, piyasanın verdiğini almak, küçük kazançlarla yetinmek sağlıklı. Çünkü aşırı risk almak, aşırı sakin ortamlarda bile büyük zarar getirebilir; geçmişte bunu yaşayan çok yatırımcı oldu.

Sık Sorulan Sorular ve Yanlış Bilinenler

Sık Sorulan Sorular ve Yanlış Bilinenler

Düşük volatilite herkes için iyidir diye bir kaide yok. Herkesin risk algısı başka; bazıları için bu ortam sıkıcı bile gelir. İşte bazen yanlış anlaşılan birkaç konuya açıklık getirmek gerek:

  • Düşük volatilite, her zaman düşük risk demek değildir. Sessiz geçen zamanlar sonrası büyük dalgalar sık görülür.
  • Borsada düşük volatilite, fiyatlar hiç değişmiyor anlamına gelmez. Hareketler sadece daha dar bantta olur.
  • Volatilite düştü diye fırsatlar bitti sananlar çoğu kez yanılır. Uyanık yatırımcılar, uygun fiyatlardan pozisyon açmayı sever.
  • Volatilitenin birden artmasını engellemek mümkün değil. Ancak portföy çeşitlendirmesiyle risk dağıtılabilir.
  • Her düşüş dönemi, yatırım için aynı oranda uygun olmayabilir. Temel analiz hala önemli.

Günün sonunda, volatilite ister düşsün ister çıksın, piyasada akıllı kalmak, riski doğru yönetmek ve panikten uzak durmak işin sırrı. Sabah gözünü açıp ekrana baktığında “Hareket azalmış, ne yapmalı?” diye düşünüyorsan, sakin kalmak her zaman iyi bir başlangıç olur. Çünkü finans piyasalarında asıl kazananlar, fırtınada olduğu kadar sessiz geçen günlerde de aksiyonsuz kalmayı bilenlerdir.

Bir yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar *

*